21 Nisan 2013 Pazar

Sosyete Pazarının Pazarcıları

        Çarşamba günü hastalarımın birinden dönerken yol üzerinde olan Yeşilköy pazarına uğradım, sosyete pazarı! Yıllar sonra pazara gitmenin şaşkınlığı üzerimdeyken henüz pazarın hemen girişinde solda kilim-halı satan bir tezgahta kilimlere baktım ve bir tane satın aldım. Tezgahın sahibi abilerden biri nedendir bilinmez mesleğimi sordu, söyledim. Abiler benden deneyimli çıktı soruları sıralamaya başladılar; kayınvalidenin bel fıtığı, kendisinin boyun fıtığı... Tedaviden hatta ücretten söz ederken şok geçireceğim bir soru sordular: ''Boyun fıtığı için şu küçük ince iğnelerden yapmaya biliyor musun abla?'' Pazarcı abi, sağlık camiasının içinde fizoterapist ne iş yapar sorusunu soran insanlar varken bana resmen 100 puanlık uzmanlık sorusu sormuştu! Vallahi helal olsun! Abi'ye açıkladıktan sonra bloga kuru iğnelemeyi yazmak da farz oldu. Pazarcı abinin bildiğinden fazlası burada buyrun...
         Kuru iğneleme; hep duyduğumuz, kiminin enjektör ucuyla yaptığı, kiminin kuru iğneleme deyip ilaç enjekte ettiği, kimin akapunktur iğnelerini kulunç diye bildiğimiz noktalara saplayıp beklettiği hatta kiminlerinin hacamata çevirip kanattığı uygulamaların hepsine deniyordu. Kim kimden öğrenmiş, kuralı koşulu var mı, kime yapmak lazım kime yapmamalı kısımları muamma biraz. Genelde hekimler yapıyor çünkü onlara göre invaziv (vücut içine girilen) bir yöntem diğer sağlık personeli yapamaz. Ben, uygulayan bizden yaşça büyük fizyoterapistler de duydum ama dediğim gibi... Sonra geçen yıl iki genç arkadaşımız bizi ''David G. Simons Academy'' ile tanıştırdılar. 10 gün sürecek standart bir eğitim ve sınav programı hazırlanmıştı. Akademi birçok ülkede eğitim veren, literatürde yayınları olan ve eğitmenlerin hasta tedavi ettiği bir merkez. Bu işte o kadar ciddiler ki kursa gelmeden önce katılımcılara bir çalışma listesi göndererek ön hazırlık yapmamızı talep ettiler. 
       Derslere başladığımızda; hocamız Adriano Di Giacomo ilk bölümde bize resmen tekrar dokunmayı öğretti. Yeniden kasların yerini tespit etme, üzerindeki tetik noktaları bulma... Akut enfeksiyon, aspirin gibi kan sıvılaştırıcaların kullanımı, bölgede yara, kan veya ödem varsa, ateş ve tümör durumlarında ve eklem içine kesinlikle uygulama yapılmaması gerektiğini hemen öğrendik. Bir de hasta onayı olmazsa olmaz! Sonra hangi kasa hangi teknikle ve nasıl gireceğimizi önce teorik dinledik, sonra hocamız uyguladı ve tek tek bizi izleyip eksiklerimizi düzeltti.
         Tüm bilgiyi birleştirip birbirimizin üzerinde tetik nokta bulduğumuz kasa uygun uygulamayı yapınca gerçek tedavi ortaya çıkmış oldu. Örneğin; doğru tetik nokta üzerinde iseniz uygulama sırasında o kasta bir seyirme gerçekleşiyor, kasın ve tetik noktanın büyüklüğüne göre bunu hasta da hissedebiliyor. Bu tedavinin en etkin şekilde gerçekleştiğinin göstergesi olduğunu hem hasta hem uygulayıcı olarak hissettik, gördük. 
        Uygulama yaparken dikkat etmemiz gereken noktalar birbir açığa çıktı. Milyonda bir de olsa sırt uygulamalarında akciğerde hasara sebep olabiliyor bu uygulama. Bunu engelleyebilmek için iğne, yatış pozisyonu, tutuş ve derinlik seçimi çok önemli. Adriano bu konuların özellikle üzerinde durdu. Hastaya zarar vermemek önemli olduğu gibi hukuksal olarak da bizler artık akademinin terapistleri olduğumuz için.  
          Kuru iğneleme uygulamasında en önemli noktalardan biri de hijyen ve koruma! Kuru iğneleme yaptırırken lütfen şunlara dikkat edin;
- İğne paketten sizin yanınızda, uygulama için herşey hazırken açılmalı.
- Uygulama yapılacak bölgeye dezenfektan sıkılmalı.
- Fizyoterapistin kası tutan eli dezenfekte edilmiş tercihen eldivenli olmalı.
- İğnenin tutma yeri dışındaki kısma kesinlikle dışardan temas olmamalı.
- Kullanılmış iğneler açıkta olmamalı.
         Kursta, etrafta gördüğümüz gibi her sertlik bulduğumuz yere iğneleme yapalım gevşetelim mantığının da doğru olmadığını öğrendik. - Hasta temas olmaksızın  o noktada ağrı hissediyor olmalı,
- Başka bir yerdeki problemden yansıyan bir ağrı bölgesi mi o araştırılmalı (örneğin; kaş çevreniz yoğunluklu baş ağrınız var, hemen kaşların etrafına yapalım iğneleme bitsin, bu yanlış!)
- Doğru noktayı bulduğumuzda dahi, noktaya bastırdığımızda ağrının azalması, artması veya sabit kalması durumuna göre tedavi seçimi yapılmalı gibi... 
           Kurs ve sınav bitip diplomalı bir kuru iğneleme terapisti olduktan sonra şu hastalarda uygulama şansım oldu ve bazıları beni epey şaşırtan etkilerini gördüm:
- Kronik bel, boyun ve sırt ağrıları (ilk seansta büyük fark)
- Baş ağrısı (ileride deneyimimi anlatacağım varın siz karar verin :) )
- Impingement Sendromu- Omuz ağrısı (doğru kasa uygulama sonrası sadece kuru iğneleme ile ilk seansta 25 derecelik fark)
- Epikondilit
- Diz ağrıları
- Ameliyat sonrası kas kuvvetlendirme ve ağrı sorununda.
           Benim henüz uygulama fırsatı bulamadığım fakat etkinliği kanıtlanmış  bazı hastalıklarsa şöyle;
-Spor yaralanmaları
-Eklem problemleri
-Donuk omuz (frozen shoulder)
-Duruş bozukluğuna bağlı ağrıları
-Çene kilitlenmesi (TME disfonksiyonları)
-Kalça,diz ve ayak-ayak bileği problemleri
-Omuz,dirsek ve el bileği ağrıları
-Tendinit ve ligamentitler
-Topuk dikeni
-Kas spazmları gibi çok geniş bir yelpazede kullanılabilir.
              ''Hasta ne hisseder?'' tüyosunu da vereyim :)
         Uygulama sırasında hasta kesinlikle büyük bir acı hissetmez, sinek ısırığı gibi bir acı sadece deriye iğnenin ilk girişi sırasında olur. Sonrasında hasta hassasiyeti ve kasın büyüklüğüne göre seyirmeyi hissedebilir. İğne vücuttan çıkarken ise hiç birşey hissetmez. Bu yüzden korkulacak birşey yok diyebilirim.
         Hayatınızın bir parçası haline gelen ağrılarınız için kuru iğneleme ve onunla kombine uyguladığım manuel terapi, bantlama ve egzersiz tedavisi ya kesin ya da önemli ölçüde tedaviniz olabilir. Bu yüzden benimle ve ya  http://www.dgs.eu.com/en adresindeki terapistler lisetesindeki bir arkadaşımla temasa geçmenizi öneririm. Sağlıklı günler olsun! Pazarcı abilere de selamlar :)
   
      

Adriano boyun kaslarıyla ilgili birşey anlatıyor olsa gerek :)
 
 

16 Nisan 2013 Salı

Haberlerdeki renkli bantlar!

       Yıllaaar yıllaaaar önce tanışıp okulda dersini aldığımız, her bölge için farklı tekniklerini kitaplardan öğrenip yaptığım sonra kursuna gidip sessiz sedasız hastalarıma uygulamaya başladığım kinesiotape bir gecede meşhur oldu. Kenzo Kase 50 küsür yıl önce bulmuş, fizyoterapistler Türkiye'de 10 yılı aşkın bir süredir uygulama yaparken Türk basını bugün bulunmuş da her derde devaymış gibi haberler çıkarmış. Ertesi gün gelen tüm hastaların dilinde ''renkli bantlar''. İşine yarayacak da istiyor, yaramayacak olan da... İşin içinden çıkmak zor oldu ama başardık fakat bu kez bant bizi kendi ellerimizle vurdu :)
        Aynı dönemlerde omzunda ağrı ve kısıtlılıkla (impingement sendromu- hastalığının adını bilenler için yazıyorum.) tedaviye gelen bir doktor arkadaşımız 30 seans elektroterapi tedavisinin sonunda isyan etti; ilaç almayı ve standart-broşür egzersizlerini bıraktı, kortizon enjeksiyonunu reddetti. (buraya kadar müdahale edemiyoruz fzt'ler olarak çünkü SGK tedavisinde program sorumluluğu bizde değil.) Verdiğim bilgiler doğrultusunda seans kaydı bulunmaksızın tedavi yapmamı istedi fakat koşulları vardı:
1. Egzersiz ödevleri az olacaktı.
2. İşlerini tamamen bırakmasını istemeyecektim.
3. Canı yanmayacaktı.
4. Vakti kısıtlıydı hem de çok!
            Zor ama imkansız değildi, tedavi seansları yapmama kararı aldık çünkü elektroterapi seansları epey vaktini almış onu bunaltmıştı. Değerlendirme yaptıktan sonra ona şu önerilerde bulundum;
1. Kolunun üzerine kesinlikle yatmayacak.
2. Zorlu aktivitelerden kaçınacak(başüstü hareketler, kola yaslanmak, dar giyisiler giyinmek, ağırlık taşımak, uzun süre araba kullanmak vb.) 
            Sıra egzersizlere geldiğinde kasları çok zayıflamıştı ve omzu olması gereken yerde değildi. Buna yönelik sadece 3 egzersiz öğrettim. Sonra omzu hem olması gereken duruşa getirmek hem de zayıf olan kaslarını desteklemek için kinesiotape uygulaması yaptım. Bu bant vücutta 6 gün kalabilen bir bant, yapıştırma tekniğine göre kası gevşetmeye, desteklemeye veya ağrıyı azaltmaya yardımcı olabiliyor. Hareketleri kısıtlamıyor bu yüzden maçlarda oyuncuların üzerinde sıkça görürüz. Başınızda fizyoterapistiniz yokken onun gölgesi oluyor bir nevi :). Tedavimiz haftada 1 kinesiotape uygulaması ve omzun durumuna göre egzersiz zorlukları değiştirilerek devam etti. 
             3 haftanın sonunda artık önlüğünü giyebilir duruma gelmişti. Gece uyuyabiliyor sadece elini beline götürürken omzunun ön tarafında acı hissediyordu. Kinesiotape uygulamasında 3 haftanın sonunda cildin dinlenmesi için 1 hafta uygulama yapmamak tahrişi önler bu yüzden ara verdik. Aradan sonra artık ihtiyaç kalmadığını söylemesine rağmen benim değerlendirmemde bazı hareketlerin son noktalarında ağrı tespit ettim. 2 hafta daha uygulama devam ederken egzersizlerini yapmaya devam etti. Daha önce 4 aydan evvel yüzemezsin denmesini rağmen 6. haftada tavsiyemle hastamız yüzmeye gitti, duruşu için sırtüstü yüzmeye ve daha sonra anlatacağım postür alıştırma korsesini kullanmaya başladı. 
             İşte hikaye de burada başladı; doktorumuz tuttuğunu ''Hilal Hanım bantlar bu arkadaşıma da yarar mı ya buna ya şuna... '' diyerek birçok kişiyle yanıma geldi :) Bu deneyimime rağmen yine de bilin isterim kinesiotape tek başına bir mucize değil ama uygun hastalıklarda çok büyük bir yardımcı, mucize olan sizsiniz!         

15 Nisan 2013 Pazartesi

Ameliyat diyorlar olayım mı?

        Boyunluk, elinde yeşil reçeteli bir ilaç, gözleri uykusuzluktan şiş, dilinde bu cümleyle geldi hastam, aynı zamanda bir arkadaşım kendisi. Bütün gün bilgisayar başında ve insanlarla iletişim halinde olduğu bir iş yapıyor. Şöyle anlattı durumunu;
- Bir anda başladı ağrım. Önce FTR doktoruna gittim, kas gevşetici ve ağrı kesicilerle beraber klasik elektirikli tedavi ve sıcak uygulamar başlandı. Ağrım devam edince beyin cerrahına yönlendirildim. MR'ımı gören üç cerrah da ameliyat şart dediler. Karar verene kadar da ''contramal'' adlı ilacı verdiler, ağrımı bu bile geçirmiyor. Henüz 30 yaşındayım ameliyat olmak da istemiyorum...
         MR'ına bir de ben baktım, korkulu rüya ''KÖKE BASI'' yazıyordu. Boyun hareketlerini kontrol ettim; arkaya gitmek dışında hepsi kısıtlıydı. Öne eğmesi söz konusu bile değildi. Canı çok yanıyordu. Onunla açık konuştum, ameliyat kararına bu kadar karşıysa manuel tedavi deneyebileceğimizi ama basının seviyesinin zaman içinde bize sonucu göstereceğini anlattım. Herşeye razıydı hatta bana yakınlarda olan bir kırık-çıkıkçı'dan bile söz etti. Bu cümlenin üzerine benim elimde güvende olacağına inanarak tedaviye başladık.
         Ağrısını tedaviye başlamadan önce (contramall içmiş hali) 10 üzerinden 6 olarak tanımladı. Türkiye'de bilinen fizik tedavi (sıcak,cihazlara bağlanmak vs.=FTR) anlayışının dışında önce boynu korumak için spazma girmiş kasları elle gevşetme yaptım. Omurgasının biraz serbestlendiğini tespit edince elle traksiyon ve dinamik mobilizasyonlar uyguladım. Ertesi gün geldiğinde contramal içmediğini ağrısının 3/10'a kadar gerilediğini ve haftalar sonra ilk kez uyuduğunu söyleyince mutluluğum tarif edilemezdi. Sonraki seanslarda çözülmekte inat eden spazmlar için Türkiye'de sayılı fizyoterapistin diplomalı olarak uyguladığı KURU İĞNELEME tedavisini tedavimize ekledim. Bir düğüm çözer gibi tek tek her omur için farklı el tedavi teknikleri kullanmak gerekti (berber kütürdetmesi değil aman! :) ). Şimdilerde TV'lerde moda olan fizyoterapist camiasının yıllardır uyguladığı renkli bantlar da programımıza dahil oldu. Artık hareketleri rahat yapabilir duruma geldiğin ekte bulunan videodaki 3 egzersiz de onun ödevi oldu (uygulamada bazı değişiklikler yaptım ayrıca bu video bir eğitim videosu, fıtığınızın yönü bu egzersize uygun olmayabilir bu yuzden kendi başınıza karar verip yapmayın!).
        3 haftaya yaydığımız 8 seansın sonunda arkadaşım mutlu mesut, inanamıyorum inanamıyorum nidaları ve dualar ede yanımdan ayrıldı. Daha büyük mutluluk olur mu diye sormayın bile....

Ne var ne yok bilelim!

Merhaba! :)
Bloguma HOŞGELDİNİZ!
 Bu blogta;
-Hastalıkların tıp literatüründeki tanımlarını 
-Hastalıkların ve tedavilerin sıkıcı uzun açıklamalarını
-Anlaşılmayan latince terimleri 
-Kafanızı karıştıracak dolambaçlı sözleri
-Ahları vahları ve bunun gibi şeyleri bulamayacaksınız, eğer aradığınız buysa üzgünüm doğru yerde değilsiniz!
          Bloğumuzda; tedavi ettiğim hastaların bana anlattıklarını, söylediklerinin karşısında neler uyguladığımı, ne kadar başarıya ulaştığımızı ve sizin benzer şikayetlerle ilgili sorularınızı paylaşacağız bu blog'da. Bu yüzden sizden ricam ''SORULARINIZ''! Aklınıza takılan soruları bana ulaştırın. Size elimden gelirse online tavsiye veya bizzat tedavi yoluyla yardımcı olacağım.
          Bunun dışında katıldığım kongreler ve kurslardan öğrendiğim ilginç bilgileri ve yöntemleri de blogumuzda olacak tabiki!
          Beklediğiniz şey bu ise buyrun efendim içeri, hoşgeldiniz sefalar getirdiniz! :)